5/5 - (1 vote)

28 Mayıs 1918’de Muhammed Emin Resulzade başkanlığındaki Azerbaycan Milli Şurası Gürcistan’ın Tiflis şehrinde 1.Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan etti. Osmanlı hükümeti, Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke oldu.

30 Ağustos 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 2.Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etmiş ve yine bağımsızlığını ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur.

Türkiye

Türkiye ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin stratejik derinliği, Azerbaycan’ın merhum lideri Haydar Aliyev’in bir cümlesinden anlaşılmaktadır: “Biz tek millet, iki devletiz”. Bugün her iki ülkenin devlet adamları ve kamuoyu nezdinde stratejik siyasi slogan olarak kullanılan bir kelime.

Türkiye

Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin demokrasi, insan haklarına saygı, serbest piyasaya dayalı ekonomi, ekonomik ve askeri iş birliği gibi ortak ilkelere yaptığı vurgu, her iki tarafın da aynı değer, fikir ve kimliklerini göstermektedir.

Geçen yıl mayıs ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakü’de düzenlenen Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali “Technofest” töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin önemini vurgularken, “Bizim İkili ilişkilerimiz sadece bölgeye yok, dünyaya model olmalıdır” demişti.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de törende “Türkiye Azerbaycan’ın birleşmesi, halkımızın ana yol haritasıdır. Türkiye ve Azerbaycan ne kadar inançla iş birliği yaparsa bölgemizde o kadar istikrarlı barış olacaktır.” ifadelerini kullanmıştır.

Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya’daki yakın etnik, dilsel ve kültürel bağlardan yararlanarak, hedefleri doğrultusunda en aktif bölgesel aktörlerden biri olmuştur. Türkiye’nin laik ve Batı yönelimli yönetim modeli, eski Sovyet cumhuriyetlerinin bağımsızlığının ilk günlerinde çok öne çıkmış ve bölgede büyük ilgi uyandırmıştı. Bu cumhuriyetlerin başında her zaman Azerbaycan olmuştur.

Türk halkının dış politika anlayışı üzerine Haziran 2020’de yapılan bir anketin sonuçları, ankete katılanların yüzde 65,3’ünün Azerbaycan Cumhuriyeti’ni Türkiye’nin “en yakın dostu” olarak gördüğünü gösterdi.

Ayrıca 2023 yılında yapılan başka bir ankette Azerbaycanlılar %95 sıklıkta Türkiye’yi Azerbaycan’ın “en yakın dost”u olarak görüyorlarmış. İlginç bir şekilde aynı ankette İran İslam Cumhuriyeti, %73 oyla Rusya ve Ermenistan’dan sonra Azerbaycan’ın ulusal güvenliğini tehdit eden üçüncü ülke olarak kabul ediliyor.

Konstrüktivizm teorisi açısından, birbiriyle çatışan kimliklerden farklı olarak, uyumlu kimlikler ilişkilerin genişletilmesi ve derinleştirilmesi için temel oluşturur, bu analitik bakış açısını kullanarak Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye’nin uyumlu kimliklerini ve çatışan kimliklerini anlamak ve göstermek uygun oluyor.

Türkiye-Azerbaycan ilişkileri jeopolitik ve jeostratejik açıdan da dünya için önemlidir. Dünyanın en büyük gücü olarak ABD’nin bakış açısına göre Türkiye, İran’ı izole eden ve Çin’in ve Rusya’nın Kafkaslar ve Orta Asya’daki nüfuzunun genişlemesine karşı koyan tek bölgesel güçtür. Avrupa ise, Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkas ülkeleri topluluğunu, küresel ve bir anlamda Batı gruplaşmasına sokacağına inanmaktadır. İsrail ayrıca, Türkiye ve ABD’nin iş birliğiyle Orta Asya ve Kafkasya’da radikal İslamcılığın yayılmasını önlemeyi ve dış politikada İran’ın ideolojisini azaltmayı umuyor.  

Bütün bu eğilimlerin ortak noktası Azerbaycan Cumhuriyeti’dir. Bu nedenle Azerbaycan, Amerika, Avrupa ve İsrail için istisnai bir ülke olarak kabul edilmektedir, çünkü Azerbaycan Orta Asya’ya açılan kapıdır. Türkiye, Azerbaycan Cumhuriyeti Kafkasya’da güçlü bir bölgesel konuma ulaşmadan Hazar Denizi bölgesindeki etki alanını artıramayacağına inanmaktadır.

Ekonomik açıdan bakıldığında, Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki sermaye ilişkilerinin analizi, Türkiye’nin piyasa ekonomisi sistemindeki faaliyetinin Azerbaycan’a yerli ve yabancı yatırım kaynaklarına serbestçe girmesi için birçok fırsat sağladığını göstermektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin milli ekonomisinin dünya ekonomisine yakınsaması, yani uluslararası yatırım piyasalarında faaliyet göstermesi kısa vadede gerçekleşmiştir. Azerbaycan ekonomisine yabancı yatırım çekme sürecinde Türkiye’nin rolü gizlenemez.

Ekonomik ve stratejik çıkarlar açısından Türkiye ve Azerbaycan’ın çıkarları Avrupa’da ve dünyada aynıdır ve bu konu ortak yatırımları ve ekonomik projeleri teşvik etmektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin hizmet, finans, tarım ve sanayi alanlarında faaliyet gösteren Türk firmalarının sayısı her geçen gün artmaktadır.

Enerji alanında, Türkiye’nin Karadeniz ve Akdeniz’deki iletişim ağı ve liman tesislerinin önemini vurgulayarak, Hazar Denizi’nden petrol ve gaz transferi ile Türkiye’ye çok fazla gelir elde etme fırsatı veriyor ve siyasi ve ekonomik hayatta Türkmenistan ve Azerbaycan gibi ülkelere belirleyici role sahiptir.

Hazar Denizi havzası ülkelerine “Bakü-Tiflis-Ceyhan” ve “Aşkabat-Bakü-Tiflis-Ankara” güzergâhları, önerilen İran güzergâhlarının aksine petrol ve gazın nakli için ABD ve Türkiye’nin eş zamanlı desteğini alan en önemli güzergâhlardır.

Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti, Avrupa pazarlarının ihtiyaç duyduğu enerjinin Hazar Denizi ve Orta Asya rezervlerinden temini konusunda iş birliği yapmaktadır. Aslında Azerbaycan, Orta Doğu’nun yanı sıra Batı pazarlarına ulaşmak için Türkiye’yi stratejik bir ortak olarak görüyor.

Öte yandan İran, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının başlangıcından bu yana Azerbaycan’a karşı siyasi ve güvenlik tavrı içinde olmuş ve hiçbir zaman bu ülkenin ana ortakları arasında yer almamıştır. İran ve Azerbaycan, farklı kimlikleri nedeniyle farklı ilişki anlayışlarına sahipler. Ancak Türkiye ve Azerbaycan’ın ortak kimliği, her zaman davranışlarını uyumlu hale getirmektedir.

Türkiye’den farklı olarak, İran çelişen değerler nedenile her geçen gün daha da Azerbaycan’dan uzaklaştı. Bu uzaklaşma 2. Karabağ savaşı sonrası üzleşmeye dönüşmüş oldu. Çünkü kısacası, İran güçlü Azerbaycan’dan hep korkmuştur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.