5/5 - (2 votes)
فاطمه لطفی

Fateme Lotfi

Çevre mühendisliğinde kıdemli uzman, gazeteci ve çevirmen

13 JUL 2023

Türkiye ve Rusya; Putin’in pahasını ödediği özel ilişkiler

Bu yılın Mayıs ayının sonunda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN’e verdiği bir röportajda Putin ile olan “özel ilişkisinden” bahsetti ve şunları vurguladı: Rusya ve Türkiye’nin her alanda birbirine ihtiyacı var. Bu röportajda Erdoğan, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı eşitsiz bir savaş başlatmasına rağmen Türkiye’nin Batı baskısına boyun eğmeyeceğini ve Moskova ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmeye devam edeceğini vurguladı. Bu özel ilişkilerin açıklanmasının üzerinden daha iki ay bile geçmeden Türkiye, 11 Temmuz’da İsveç’in NATO’ya katılmasını kabul etti. Dünya medyası bu haberi ABD Başkanı Joe Biden’ın Vladimir Putin’e karşı kazandığı büyük zafer olarak yayınladı. Kremlin’de ise Rusya Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi başkanı Viktor Bondarov, Türkiye’nin “dost olmayan bir ülkeye dönüştüğünü” Rusları hayrete düşüren bir şekilde ilan etti. Türkiye neden bir anda böyle bir dönüş yaptı ve bu dönüşün Ukrayna’daki savaşın ortasında bu iki ülke arasındaki ilişkilere nasıl bir etkisi olacak?

“İran Türkiye Çalışmaları Grubu”na göre, bu sadece İsveç’in NATO üyeliğinin Kabul edilmesi değil, Erdoğan’ın Putin’i sırtından bıçaklamasıdır. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan, Putin’e karşı savaşta totaliter bir direnişin sembolü haline gelen Ukraynalı mevkidaşı Volodymyr Zelenskyi’yi ağırladı.

Türkiye NATO üyesi olmasına rağmen Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana Moskova ile ekonomik ilişkilerini artırmış ve bu ilişkilerin zirvesi diğer Avrupa ülkelerinin ambargo etmeye çalıştığı ucuz Rus petrolünün ithalatına yansımıştır. Türkiye, Ukrayna’ya insani yardım ve güçlü taarruz uçakları sağlarken, Ukrayna ihtilafında kendisini tarafsız bir ülke olarak sunmuş ve iki taraf arasında bir dizi görüşmeye ev sahipliği yapmıştır.

Erdoğan, yakın zamanda yenilenen ve kuşatma altındaki Ukrayna limanlarından küresel pazarlara tahıl ihracatına izin veren Karadeniz Tahıl Anlaşmasında da rol oynadı. Anlaşma, Erdoğan’ın Putin’i “can dostum” olarak adlandırdığı dönemde imzalandı.

Önemli olan nokta şu ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ortasında Erdoğan’ın rakibi Kemal Kılıçdaroğlu, Rusya’yı bu seçim mühendisliğine karışmakla suçladı. Daha önce de bu ülkenin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Amerikalılar tarafından Putin’e böyle bir suçlama yapılmıştı.

Mayıs ayında CNN’e verdiği bir röportajda Erdoğan, seçimi kazanması halinde dış politika pozisyonunu değiştirmesinin pek olası olmadığını ve İsveç’in NATO üyelik talebine karşı muhalefetini sürdüreceğini söyledi. Batı gibi Rusya’ya yaptırım uygulama noktasında değiliz, biz güçlü bir ülkeyiz ve Rusya ile olumlu ilişkilerimiz var” dedi. Kılıçdaroğlu, bu ülkenin Batı ile ilişkilerini düzeltmeye çalışırken Rusya’yı Türkiye seçimlerine müdahale etmekle suçladı.

Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yıllık 62 milyar doları buluyor. Analistlere göre bu yılın başlarında Putin, Türkiye’nin Rus gazı ödemesini ertelemeyi kabul etti, bu hareket Erdoğan’ın ülkedeki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının nedenlerinden biri oldu. Türkiye’nin cari açığı geçen yıl enerji ithalat maliyetlerinin son yılların ortalamasının neredeyse iki katına çıkması nedeniyle 97 milyar dolara yükseldi. Reuters haber ajansının hazırladığı habere göre, Putin’in mutabakatı ile Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği gaz için 4 milyar dolara kadar ödemesi 2024 yılına, 600 milyon doları ise gelecek yıla ertelenmesine karar verildi. Şubat ayında Türkiye’nin toplam 53,5 milyar metreküp doğal gaz ihtiyacının %39’u Rusya’dan sağlandı.

Bu şekilde Ruslar, Türklere duydukları onca sevginin önünde gerçekten de sırtlarından hançerlenmiş görünüyorlar. Ancak uluslararası analistler, Putin’in şimdilik Erdoğan’a karşı itidal göstermesi gerektiğine inanıyor. Çünkü Putin’in monarşisinin bekası Türkiye ile dostluğa sıkı sıkıya bağlıyken, Erdoğan’ın Ukrayna’ya verdiği silahlı destek Rusya’yı her zaman küçük düşürmüştür. 5 Azak komutanının Türkiye tarafından Ukrayna’ya iadesinde Rusya’nın aşağılanmasının doruk noktasını gördük. Kremlin, Azak taburlarını terörist “Naziler” saflarına yerleştirdi (o kadar da alakasız olmayan bir suçlama).

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, NATO’nun Erdoğan’ı doğrudan eleştirmekten kaçınmak için Türkiye’ye yaptığı baskı sonucunda Azak komutanlarının serbest bırakılmasını düşünmek zorunda kaldığına inandı. Kremlin’i kızdıran ancak Moskova’nın tepki vermek istemediği bir diğer olay ise Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Kırım sürgünlerinin lideri Mustafa Kerimoğlu ve Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Kırım Tatar Halkından Sorumlu Komiseri ile İstanbul’da görüşmesi oldu.

Rusya neden Türkiye’ye karşı sessiz kalıyor?

Moskova, Türkiye’den Rus gazının ihracatının mümkün ve sürekli olması için Türkiye’nin bölgenin gaz merkezi haline gelmesini umuyor. Öte yandan Türkiye, artık herhangi bir Avrupa ülkesinin sınırlarını geçme hakkına sahip olmayan Rus oligarklar için güvenli bir sığınak haline geldi. Sadece bu iki sebep, Putin’in Rusya Federasyonu Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi başkanının “Türkiye’nin düşmanlığı” hakkındaki açıklamalarını görmezden gelmesi için yeterlidir.

Ancak Putin başka bir ikileme düşüyor. Wagner Grubu’nun komutanı Prigozhin’in başarısız isyanının Putin monarşisinin temellerini sarstığı inkar edilemez. Analistler, hem Prigozhin hem de Kremlin’in diğer aktörleri olan katı tutumlu Rusların, Putin’in “sevgili dostu” Erdoğan ile “özel ilişkisini” sorgulayabileceğine inanıyor.

Öte yandan Türkiye, Boğaz ve Çanakkale Boğazlarını kontrol ederek Rus gemilerinin Akdeniz ile olan en önemli iletişim yoluna sahip. Türkiye, Rusya’nın ekonomik kurtuluşudur. Öte yandan Rusya, Ukrayna tahıl anlaşmasından çekilse bile Kremlin, Ankara ve Kiev’in bu anlaşmayı tek başına ilerletebileceğini biliyor. Rusya bu anlaşmadan çekilirse, Rusya’da Türk Deniz Kuvvetleri’nin Karadeniz Koridoru’nun güvenliğini tek taraflı olarak garanti edebileceği endişesi var. Böyle bir sonuç, Kremlin için başka bir küçük düşürmeyi temsil ediyor. Bir gazeteci ve Rus meseleleri analisti olan Nikola Mikoviç şöyle diyor: Rusya’nın Türk gemilerini batırmaya cesaret etmesi pek olası değil çünkü Türkiye NATO üyesi ve Ukrayna karasularında Türk Donanması bulundurma potansiyeline ve hatta Ukrayna’ya deniz yoluyla silah sağlama imkanına sahip.

Türkiye şu anda Ukrayna’ya savaş uçakları, füze sistemleri, zırhlı araçlar ve diğer askeri teçhizat gönderiyor. Türkiye’nin savunma şirketi Bayraktar, Ukrayna’da insansız hava aracı üretimi için fabrika kuracağını ve fabrikanın 2025 yılında üretime geçmesinin planlandığını söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’daki yenilgisinin Türkiye’nin Rusya üzerindeki baskısını artıracağı açıktır. Erdoğan, Putin’e üstünlük sağlıyor ve görünüşe göre Rus lider, Türkiye cumhurbaşkanını hâlâ “sözünün eri” olarak görüyor. Putin önümüzdeki ay Türkiye’yi ziyaret edecek.

Mikoviç büyük soru işaretini gündeme getiriyor: Putin, “arkadaşının” kendisine bir daha “ihanet etmeyeceğinden”, onu tutuklayıp savaş suçlarından yargılanmak üzere Lahey’e göndermeyeceğinden emin olabilir mi?

Related Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.